25 Şubat 2012 Cumartesi

game over!

en başta demiştik, sadece yemeksel acemilikler yer almıyor bu sitede. her türlü acemilik itinayla yazılır diye de uyarmıştık.

bu yazımızın konusu da yepyeni bir acemilik: evlilik! sanırım her yeni evlenenin içinde bulunduğu bir acemilik bu. hiç “ben evlenirken çok ustaydım” diyen duydunuz mu, duyamazsınız. gerçi duyulabilir de ya, sonuçta ikinci, üçüncü turlarına çıkan insanlar da var. ama ne olursa olsun onlarda da telaşe aynı…

evlilik denen müessese değil bu yazının konusu. evlenene kadar olan süreç.

aslında bu süreç bambaşka bir bakış açısıyla şöyle özetlenebilir: süper anlaşan iki insan ev arkadaşı olmaya karar verir. bunu ailelerine açıklarlar. böylece, zaten birlikte yaşıyoduysalar da en azından artık birinin annesi gelmeye kalktığında öbürü pılısını pırtısını toplayıp evden gitmek zorunda kalmayacaktır. yeni bir ev tutarlar. bu evi döşerler. sonra eve taşınmadan önce de kendilerine gelinlik-damatlık denen yepyeni kıyafetler alırlar. arkadaşlarını, sevdiklerini toplayıp “oleeyy bakın biz birlikte yaşıcaz artık, bize de misafirliğe gelin tamam mı” derler, hep ev arkadaşı olarak kalıcaz diye bi anlaşma yaparlar, altlarına imzayı atarlar. sonra da mis gibi yepyeni evlerine gider yerleşirler…

olaya böyle bakılabilse ne kadar kolay bi süreç olduğu herkesçe onaylanır tahminimce. ama bi de arada aile faktörü var. işe ailelerin de dahil oluyo olması bu sürece sinir, stres ve sıkıntı katan kısım zaten.

geçen yaz oldukça iyi düğün yaptı. neredeyse her haftasonu bi düğün vardı. bunların bi kısmı çok yakın çevremden olunca bu sıkıntılı evlenme sürecine oldukça yakından şahit oldum, her türlü acemiliği itinayla gözlemledim. gözlem yapmak, insanın kendisi de o sürece girerse nelerle karşılaşabileceği konusunda insana gayet iyi fikirler verebilir.  “ben öyle yapmıcam, ben de böyle yapıcam” diye kafanın bi köşesine kayıt edilir.
ve sonunda acemi usta da kendisini bi anda bu süreçte buluverir…

o zaman boynumuzun borcudur, buyurun yaşanan acemiliklere…


kız isteme faslı: bence olaydaki en kasıcı ve en gergin kısım bu.  ama oldukça da komik. hele arkadaşları da olaya dahil edersen, dökülen kahveler, aile büyüklerinin heyecanı, damat adayının telaştan gelin adayına takamadığı kolye için yardım istemesi hatırlandıkça gülünecek anılara dönüşür. o yüzden tavsiye şudur ki , kasmayın. rahat olun. eğer kızı vermezlerse telaş edebilirsiniz, onun dışında telaşa mahal yok… hele sonrasında tüm arkadaşlarla aleme akılır da deli gibi eğlenilirse sürecin en keyifli kısmı haline bile dönüşebilir.

nikah tarihinin belirlenmesi: lan ben döverim o evlendirme şefini! tamam, sen yüzbininci çiftine tarih veriyo olabilirsin ama ben ilk defa ordayım arkadaş! bana saygı duymak zorundasın! ay gaza geldim, pardon, bu kısım biraz zorlayıcı. herkesin evlenesi gelmiş arkadaşlar, bütün günler dolu. en az 4-5 ay öncesinden başvurmak gerekiyor, yoksa düşündüğünüz tarih dolmuş, siz daha hiçbi hazırlık yapamadan ay şu tarih boş kalmış bi tek diye kendinizi bi anda hızlandırılmış süreçte bulabilirsiniz.

evlilik süreci: tarihi aldıysanız gerisi kolay. her şeyi “amaaan daha x ay, y gün var” diye sallayabilirsiniz. etrafınızdakilerin sizden çok panik olduğunu görseniz de panik yapmayın. gerçi bu kısımla ilgili görüşleri şayet nikahıma hiçbişeyi yetiştiremezsem tekrar düzeltebilirim sanki…
bu süreçteki durumlar şunlar:
  • ·         davetiye: abartmaya gerek yok, insanlar tarihi bilsin yeter amaçlıdır davetiye, kimse tutup çerçeveletip asmıyo ya o davetiyeyi. gerçi benim porselen tabaktan davetiye görmüşlüğüm de var, abartmak isteyen abartabilir de…
  • ·         gelinlik-damatlık: bunun için aylar öncesinden provalara başlanıyo. yahu ne gerek var, gider beğenirsin, iki üç düzeltme yapılır, alır gidersin nikahına. aylar öncesinden almaya ne gerek var, ya arada başka muhteşem bi gelinlik görür de pişman olursan? dimi ama… damatlık için hiçbi söze gerek yok, bence nikah günü bile alınabilesi bi şey…
  • ·         nikah şekeri: bunu sanırım davetiyeyi hallederken halledebilirsin. çeşitli opsiyonlar var, klasik şeker, lavanta kokuları, çam fideleri,  bağış magnetleri… bütçen ne kadarsa ona uygun bi konsept belirlenebilir.
  • ·         ev tutma, taşınma: of.. işte olayın en meşakkatli kısmı… normalde de taşınmak zor ve masraflı bi durum. depozitosudur, emlakçı parasıdır, nakliyesidir, toparlanması yerleşmesidir… bence bir evlilik sürecinde uyku kaçıran en büyük dert bu. Allah tüm ev arayanların, taşınanların, taşınmak isteyenlerin yardımcısı olsun… evi bulup tuttuktan sonra geriye kafana göre, bütçene göre döşemesi kalıyor, bu da işin en keyifli kısmı olsa gerek…

şimdilik aklıma gelenler bunlar… yaşadıkça görüyoruz bakalım. ama siteyi boşlamamın sebeplerinden biridir bu süreç. bu yazı hem verdiğim uzun ara için bi özür yazısı gibi olsun, hem de evlenmeye gözü korkup da karar veremeyenlere başka bi bakış açısı olarak sunulsun. 

evlenin yav, valla keyifli oluyo…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...