29 Kasım 2011 Salı

bırak o sigarayı!

sigara mevzusu derin mevzu. niye başlarsın, niye içersin, bağımlılık mıdır bunlara hiç girmeyelim. bu yazının derdi sigarayı bırakmak, ya da bırakmamak.

eğer sigarayı aşkla içiyor ve “olmaya devlet cihanda bir nefes sigara gibi” diyorsan zaten sigarayı bırakma gibi bi derdin de yok demektir. oh mis... ben yıllarca böyle içtim sigarayı, ölümüm senin elinden olsun yarim dedim, bırakmayı aklıma bile getirmedim.

sonra boğazımdaki gıcığı temizlemekten konuşamadığımı fark ettim. sabahları ciğerlerimin ağrıdığını. dedim ki, yav sevgili, artık biraz ilişkimize ara mı versek? olmaz dedi, bırakma beni, sen bensiz naaparsın... haklısın dedim sustum.

sonra nikotin bandı aldım, bi internet sitesinin abidik bi ucuzluk kampanyasından. çok iddialıydı, bunu tak, hatta sigara da iç, sonra zaten yavaş yavaş unutcaksın! tamam dedim ya, tam benlik. taktım bandı talimatlardaki gibi sırtıma. oohhh, elimde sigaram, sırtımda bandım, benden mutlusu yok.. ilk günün akşamı nikotin bandı benim sigaraya olan aşkıma dayanamadı ve kendini sırtımdan atmak suretiyle intihar etti.
yılmadım! “demek ki sırtım bant kabul etmiyör” tesellileriyle koluma yapıştırdım.. tık yok.. e olmadı elime yapıştırayım dedim... ı-ıh.. en son sinirimden “ağzıma yapıştıracam tutmayın beni!” diye çırpınırken kendime geldim. bu böyle olmayacak. benim durumum giderek kötüleşiyo, günde bi paket içtiğim sigara, iki pakete yaklaşmış. ne zaman “bırakacam bu mereti” desem, daha mereti kısmına gelemeden aynı anda 30 sigara birden yakmak istiyorum. e ben de pes ettim. 


 bi kitap duydum sonrasında, sigarayı bırakmanın kolay yolu. hemen yorumları okudum, herkes diyo ki “hacı okudum bıraktım ağzıma sürmüyorum” Yav dedim, madem kolay yol var hemen deneyelim. aldım bi solukta okudum. çok da mantıklı meret, her satırını kafama kazıdım. hak verdim her satırına evet yaa hakkaten öyle diye. ama tam gaz sigara içmeye devam kitabı okurken. kitap bitti.. üstünden günler geçti.. yok, olmuyo dedim, ben gerçekten bırakamıcam bu iradesizlikle, pes ediyorum...
ve bi gün.. sigaraya zam geldi... 

"leyla ile mecnun" güzellemesi

dikkat! lütfen bu yazıyı aşağıdaki şarkı eşliğinde okuyun! 
(ya da önce klibi izleyin, kafanızda bu şarkı dönüp dururken devam edin yazıya.. okuyan sizsiniz, siz karar verin arkadaş..)



evet, bu blogda acemilikleri yazıyorum ama acemi olmadığım bir konu varsa o da "dizi izleyiciliği"... orta halli her vatandaş gibi benim de en büyük eğlencem televizyon dizileri...

ve geçen sezon hayatımıza giren bir dizi, "leyla ile mecnun".. hemen her izleyicisi gibi ben de biraz geç keşfettim bu diziyi. ama geç olsun güç olmasın. internetten ve tekrarlardan açığımızı kapattık çok şükür..

27 Kasım 2011 Pazar

etli butlu bir yemek: tavuk!

benim gibi mutfak acemisi bi insanın yemek tarifleri içeren bi blog açması nasıl bi deli cesaretidir düşünmek lazım. sırf bunun üzerine bile bir blog açabilirim :)

blogla ilgilenmeyeli nerdeyse 1,5 sene olmuş. aslında her türlü acemilik bu blogun amacı ama madem ki ilk fikir yemekti, 1,5 sene sonra ilk yazı yine yemekle ilgili olsun.

her akşam ne pişirsem ve yedikten sonra da dağ gibi biriken bulaşık derdi olmasa yemek yapmak zevkli iş aslında. 

acemi usta olarak ben, yazmayalı patatesli yemekleri aştım, etli butlu yemeklere geçtim. patates her daim hayat kurtarır, ama tavuk da sevdiğimiz bi besin.

hele pratik bi tavuk yemeği var ki akıllara ziyan, mideye şenlik...
malzemeleri eve giderken alıyorsunuz, eve vardıktan yarım saat-40 dakika sonra yemeği sindiriyor oluyorsunuz, bu derece yapımı kolay ve yemesi hızlı :)

eğer yemeğin yapımını merak ettiyseniz buyrun yazının devamına...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...