23 Mayıs 2010 Pazar

acemi bakıcı: bübe

acemiliklerimiz sadece yemek değil, baştan uyarmıştım :)

geçen hafta rüyamda çok sevdiğim bir arkadaşımın 20 aylık bıdık oğlunu gördüm. çok da özlemişim keratayı, ertesi gün atladım gittim onlara.

içeri girdiğimde bıdık televizyon izliyordu, beni pek sallamadı. biz de arkadaşımla biraz sohbet edelim dedik. ne olduysa ondan sonra oldu. bıdık, sen onun değil benim arkadaşımsın diyerek bana el koydu! biz de başladık oyun oynamaya. bu arada bıdıkla isimlerimiz çok yakın, bir harf oynuyor sadece. o yüzden benim adımı redderek "bübe" demeyi tercih ediyor kendileri :) her şey güzel, hoş, basket oynuyoruz, resim çiziyoruz, hopluyoruz, zıplıyoruz. ama bu arada anneyi sürekli saf dışı bırakıyoruz. biz anneyle sohbet etmeye çalıştıkça, bıdık beni tutup başka yere götürüyor, o derece.

tembel işi patatesi

bu siteyi açtım, yemek yapmaz oldum. yaptıkça da dönüp dolaşıp aynı şeyleri yapıp duruyorum. o yüzden hiç güncel tarifim yok. ama siteyi boşlamak da olmaz, ne kalır acemi ustanın acemiliği..

bugün de atıştırmak için internette tarif araştırayım dedim. elimdeki malzemeler patates, süt ve kaşar. bir sürü tarif çıktı ama en iyisi kendi yaptığındır diyerek geçtim mutfağa.

malzemeler kısıtlı, ne yapsam nasıl yapsam derken, patatesleri haşlamaya karar verdim. patatesler haşlanırken kaşarı rendeleyerek küçük güveç kabına doldurdum. patatesler haşlanınca aynı kapta sütle karıştırarak ezdim. en üste gene kaşar rendeleyerek bu sefer 200 derecelik fırına attım. 15 dakika sonra üstündeki kaşarlar çıtır çıtır kızarmış bir muhteşemus versiyonu vardı midemde :)

patates her daim yenebilecek çok pratik bir yemek. hem çabuk pişiyor, hem de lezzetli. ama bu son basit tarifim olsun, söz bundan sonra daha komplike yemek tarifleri çıkacak bu sitede karşınıza.

ama yine de patatesten vazgeçmem :)

6 Mayıs 2010 Perşembe

hızır dede duy bizi

top sahasında lastik yakarlardı alevleri boyumuzu aşan, biz de üstünden atlardık küçükken. annem balkona taştan ev, araba, gelin damat çizmek için bize taş toplatırdı bütün gün, en minicik taşları kim bulursa şampiyon oydu.
işte bu gece o gecedir, 5 mayıs'ı 6 mayıs'a bağlayan o mis kokulu bahar gecesidir, hıdırellezdir...


baharın gelişi mi kutlanan, hızır ve ilyas'ın her yıl 5 mayısı 6 mayısa bağlayan gece buluşup doğaya can vermek üzere sözleşmeleri mi bu günü böylesi güzel yapan kim bilir...
ama işte o gece bu gecedir!
yaşasın hıdırellez! yaşasın bahar!

25 Nisan 2010 Pazar

acemi şöferlik

şöferlik ilginç bir durum. şöfer olmak için üniversite diploması istemiyolar bir kere. mühendis olabiliyosun, ama şöfer olmak için yeterli değil bu.

neyse, en acemi ustanın şöferliği de acemi tabi ki. ama şimdilik!
yakında tek takibim thy olacak benim de...

ilk direksiyon başına geçtiğimde lisedeydim. arkadaşım, babasının arabasını alıp bana şöferlik öğretmeye kalktı. her şey yolundaydı aslında. bu debriyaj, bu gaz öyle yapacaksın böyle yapacaksın araba çalışacak dedi. ben de yaptım...
uçuyorum sandım araba gitmeye başlayınca. halbuki 10'la gidiyorum. her şey on numara. biraz gezince arkadaşım "tamam yeter şimdi dur" dedi. dur deyince durmuyor ki meret, bir şeyler eksik. nasıl duracağım dedim, frene bas dedi. iyi ama fren nerde??
"soldaki, soldakiiii, hayır öteki soldaki" çığlıklarıyla durmayı başardım.
* bilmeyene not; öteki sol, sağını solun karıştıranlar için sağ demektir:) *

şimdi 6 yıllık ehliyet sahibiyim! ama acemiyim kabul, yeterli trafik deneyimim yok. ama gazım var, araba kullanılırım lan ben, süperim gazım. bir de arabam olursa, siz görün en acemi usta nasıl olunuyormuş :)

22 Nisan 2010 Perşembe

patatesli kaşarlı "muhteşemus"


uzun zamandır nasıl yapıldığını hatırlamaya çalıştığım bir muhteşemus vardı.
düşünmekten kendimi dağa bayıra vurdum, o derece...
internette aradım taradım yok, çünkü tek hatırladığım patates ve kaşarla yapıldığı. e böyle arayınca püresinden kumpirine bir sürü şey çıkıyo.
en son aman breh, deneye yanıla bulurum dedim ve en acemi ustalığımla işe koyuldum. 15 dakikada yapıp 3 saniyede mideye indirdikten sonra dedim ki, anlatmalıyım!

bu muhteşemus, ki yeme de yanında yat kıvamında olur kendileri, çok basit ama deli lezzetlidir.


21 Nisan 2010 Çarşamba

bu ayı yenir mi?

çok pis krep yerim, hmmm, hastasıyım.
ama bir gün şok'ta bir tava gördüm, hayatım değişti :) (bkz. fotoğraftaki ayılı tava)
artık yiyici değili yapıcıyım :)
alışveriş böyle bişey, güzel mi at sepete, ne işine yarar, nerde kullanırsın düşünme..


ama güzel de oldu, tava sayesinde krep nasıl yapılır öğrendim. internetten bütün tariflere baktım, hepsini denedim. sonunda kendi kıvamımı tutturdum. günde 3 öğün krep yeme seviyesine ulaşmış olsam da henüz bıkmış değilim.

yiyenlerin beğenmesinin gazıyla, benim basit krepimin tarifini yazıvereyim şipşak:



acemi böreği


bu işler kitap okuyarak olmuyomuş..
ya da okuduğun kitap yemek kitabı olmalıymış..

gaza geldim, gittim fırın aldım. hem de börekçi fırınlardan!

küçücük evde kocaman börekçi, bence on numara oldu!

işte size hemen ilk acemi tarifim, ama bence denemeyin :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...