12 Kasım 2013 Salı

cipsli tavuk

artık hiç tarif vermiyorum nerdeyse... mutfak işlerinden elimi ayağımı çekmiş gibi görünsem de evdeki kısıtlı vaktimin büyük kısmı mutfakta geçiyo aslında... e son tariflerim de bebe yoğurdu, bebe peyniri gibi tarifler.. tam ulen bebe püsküütü tarifi yazayım ben diye düşünürken bi aydınlanma yaşadım. yav benim elimde mikemmel bi tarif var yahu: cipsli tavuk!!

bu tarifi yapın bak, acemi usta falan olduğuma bakmayın, en sevdiğim şeydir bu cipsli tavuk. hem yapımı kolay hem de ne kadar acemi olursanız olun sonuç gerçekten mü-kem-meeellll :)

malzemeler:
tavuk (mümkünse göğüs olsun)
krema
kaşar (rendelenecek)
cips (rufflesla yaptım hep, çok başarılı sonuçlar aldım)
borcam
fırın :)

yemeğin fotosunu çekmemişim :) o zaman biraz gülelim :)
şimdik gençler, önce hafiiifçe yağladığımız borcama tavuklarımını tuzlayıp koyuyoruz. üstüne kremayı döküyoruz. tavuklar kremadan hiç görünmicek, hatta bütün borcam kaplancak o kremayla (gerekirse 2 krema kullanın, acımayın, pinti olmayın :)) sonra cipsleri minik minik ufalayın (paketi açıp içinden çıkarmadan haşır huşur elinizle ezerseniz baya parça pinçik oluyolar) krema katmanının üstüne cipsleri yayın. en üstü de kaşar rendesiyle kaplayın. yani krema, cips ve kaşar katmanları borcamı kaplayacak.
sonra cumburlop borcamı 180 derecede ısıtılmış fırına veriverin :)
yarım saat sonra yemeğiniz hazır :)

bu tarif için değişik alternatifler de var aslında: tavuğu haşlayıp da koyabilirsiniz, böylece pişirme süresi 10 dakika olur :) ama tavuk da fırında pişerse kendi suyunu da salacağından bence ilk tarif daha lezzetli oluyo. biz önceleri hep haşlayıp yapıyoduk. son yaptığımda haşlanmadan koydum, daha lezzetli oldu. her ne kadar kocam kaşar ve cipslerin yanacağını iddia etse de yanmadı ve gayet lezzetliydiler. ama riske atmak istemezseniz tavuk-krema katmanlarını 20 dakika pişirip cips ve kaşarla kaplayıp 10-15 dakika daha fırınlayabilirsiniz.
yani her yol mübah gençler :) yeter ki yapın :)

*** anılar ***
evet, bu anılar bölümünü yeni açtım hehehe :) cipsli tavuk tarifi verdim madem, bir anı anlatmadan geçemicem:) bi gün yeğenimle evde yalnızken ona cipsli tavuk yapmayı teklif ettim, kabul etti yavrucak, sevindi de tabi, mikemmel bişi yicez sonuçta :) üstelik ilk kez yaptığım bi yemeği yicek, sanıyo ki ben de anası gibi yemek konusunda kabiliyetliyim, ya da en azından yenebilir yemekler yaptığıma inanmış evladım :)
evde bi dünya tavuk ve 2 paket krema vardı. oh dedim ya, bütün tavukları yapam ben. bi güzel haşladım hepsini (o zamanlar haşlama yapıyodum) borcama dizdim, tam kremaları dökücem bi baktım birinin son kullanma tarihi geçmiş... neyse tek kremayla yapayım dedim, krema o kadar tavuğun üstünde düdük kadar kaldı tabi.. neyse dedim, cips katmanına geçelim.. anam! evde cips yok!! ama cornflakes var :) hem de ballı :) ekmek yoksa pasta yesinler düsturunu benimseyerek bi güzel ballı cornflakesleri koydum en üste. kaşar katmanını hepten unuttum!
neyse, 15 dakika sonra fırından aldık malzemeyi.. çocukcaaz aç bilaç beni bekliyo...bi güzel doldurdum tabağını. o da bi güzel yedi. ben de ortalığı toplayıp sofraya oturdum, bi çatal aldım ki tavuktan... nasıl anlatsam... ballı cornflakes tavuğa çin usülü havası vermiş ama mal yencek gibi değil :) tatlı tavuk yani, krema desen koklatılmış, kaşar zaten hiç yok... bırak yavrum dedim bırak, niye demiyosun abla bu korkunç olmuş diye :) garibim "olsun abla nolcak" diye diye yedi bütün tabağı.. ben yiyemedim ya la :)
yani kıssadan hisse: malzemeden kaçmayın! bol bol kullanın! ve de cips yoksa ballı cornflakes de olur demeyin :) üstte tariflediğim gibi yapın, yiyin :)

valla, sonra gelin alta bi yorum yazın, şöyle parmaklarımı yidim, şöyle borcamı sıyırdım diye :)


18 Ekim 2013 Cuma

doğuştan kankalar

bi gün otobüsteydik, o ve ben, bi arkadaşımız daha… o ve ben kardeştik, diğeri arkadaşımız. otobüste sessizlik… bi süre sonra o dayanamadı ve arkadaşımıza dedi ki “seninle sürekli konuşmak, sana bi şeyler söylemek zorunda hissediyorum kendimi”… bizse konuşmazdık, gerek duymazdık sözcüklere. birbirimizin bakışından duruşundan anlardık ne düşündüğümüzü.

o günü hiç unutmuyorum. belki aynı anne-babadan doğmamıştık, ama kardeştik biz. o gün gerçekten anlamıştım bunu.
hala da kardeşiz, böyle “kardeştik” dediğime bakmayın…
bizim yolumuz bundan 14 sene evvelinde kesişmişti… yıllarca 7 gün/24 saatimiz birlikte geçti. sonra hayat işte, bi şekilde ayrı düştük. işlerimiz ayrıldı, evlerimiz ayrıldı, ortamlarımız ayrıldı. daha seyrek görüşür olduk. birbirimize kırılsak da hep unuttuk, hep affettik…
ama her ne olursa olsun, 3-5 ayda bir de görüşebiliyo olsak, onun yeri benim için hep çok farklı. o benim arkadaşım, dostum değil, ailem çünkü.

en acemi usta’ya başladığım günlerde anne oldu o. ben de gururla anlattım en acemi teyze’liğimi size… sonra ben anne oldum…
ben onun doğumunda yanındaydım, o da benim…
ama gene hayat, aylarca görüşemedik…

ve bugün… atlayıp geldiler…
can bebe ve demir abisi, doğuştan kankalar, bugün birlikte ilk pozlarını verdiler :)
fotoğrafa baktıkça gözlerim doluyo, o kadar çok anı, o kadar çok kahkaha, o kadar çok gözyaşı var ki bu fotoda…
can ve demir çok şanslılar, inanıyorum. biz geç aile olduk ama onlar bu aileye doğdular. demir de kapıda kaldığında gelip can’ın yatağında yatacak. can da bi lazlık yaptığında demir ona gülecek, ama başkasının gülmesine müsaade etmeyecek. can da demir’in bi bakışından onun ne düşündüğünü anlayacak. onlar, otobüste bi yere giderken konuşmaya ihtiyaç duymayacaklar…

ne kadar iyi dostun varsa o kadar şanslısın bu hayatta.

benimkiler nicelikte değilse de nitelikte öyle “çok”lar ki :)

16 Ekim 2013 Çarşamba

peynirin ev hali

eveett, bugünkü tarifimiz evde peynir yapımı gençler :)
ama sanmayın ki evde çeşit çeşit beyaz peynirler, ezineler, kaşar peynirleri yapıcaz… tabi ki hayır, en acemi usta ne yapar: en basiti neyse onu :) yani gençler, evde lor peyniri yapıyoruz :)))

utanmadan bunu büyük bi başarıymış gibi anlatıcam şimdi size :) çünkü sanırım dünyanın en basit işi bu olsa gerek. ama ben internette tarif arayıp yaptığım için ilk lorumu, bunu da bi başarı öyküsü olarak burada tarifleyip yazmaya karar verdim tabi ki :)

(kahkaha prof'u yiğit özgür'den)
öncelikle, insan niye evde lor peyniri yapar :) 
tabi ki ilk cevap evde ek gıdaya geçmeye çalışan bi bebe varsa :) 
ikinci cevap evde bol bol süt var ama peynir yok, canınız da börek istedi, e o sütler neden lor peyniri olup böreklerinizi süslemesin diymi? :) sanırım başka da bi sebebi yok. 
bi dakka ya, bi de aslında sanırım insanlar sütleri kesilince o kesik sütleri lor yapıyolar… ulen, sanırım zaten lor peynir süt kesiği demek… hmmm evet şu an bi aydınlanma yaşadım ama neyse, bu aydınlanmayı hiç yaşamamış gibi ben bi tarifleyeyim şu lor peynir yapımını :)

malzemeler:
günlük süt
limon

evet sadece bu kadar :) peki napıyoruz, sütü fıkır fıkır kaynatıyoruz. taşmaya başlar gibi oldu mu hop içine limonu sıkıveriyoruz. üstünde top top lorlar toparlanmaya başlayana kadar sıkıyoruz limonu… azcık daha fıkırdatıyoruz bu lorlanmış sütü... sonra altına bardak koyduğumuz bi tülbente döküyoruz cezveyi. lorun suyu tamamen bardağa akana kadar bekliyoruz. sonra lorları tülbentten alıyoruz.

işte bu kadar :)

sonra da aman yaleppim ne kadar da yetenekliyim diye evde böbürlenerek gezebilirsiniz :)

23 Eylül 2013 Pazartesi

acemi usülü ev yoğurdu

ya ben ne biçim bi insan oldum çıktım :) gene yazmıyorum, gene yazamıyorum :) madem yazmıcaksın, bloğu niye açtın diye sorarlar adama dimi :)

ama bu aralar yazdığım her şey annelikle ilgili, denediğim/deneyimlediğim her acemilik annelik üstüne biraz. o yüzden mecbur acemi anne'nin yerinde takılıyorum :) ama ilk göz ağrımı boşlamamam lazım, farkındayım :)

adam haklı beyler!
bi de normal yemek bloglarına bakıyorum, muhteşemus tarifler, afilli fotolar falan. benimkiler harbi çok acemi :( insanın hevesi kırılmıyo değil.. sonra da diyorum kendime, e ama ben zaten muhteşemlik vaad etmiyorum ki :) ayrıca şefin tavsiyesine de uymak lazım di mi :)


mesela son yapmaya çalıştığım şey: yoğurt! evet bildiğiniz yoğurt.
tuttu mu, tabi ki hayır!

aslında mevzu çok basit: süt, mayalık yoğurt, gerekli ortam ısı...
tarif biraz aile için değil bebek için olsa da hoş görün gari:)

malzemeler şunlar:
bi bardak günlük süt
bi çorba kaşığı daha önceden evde yapılmış ev yoğurdu (eğer hakkaten bebek için yapıcaksanız maya olarak babymix bebe yoğurdu da kullanabilirsiniz ama o zaman yaptığınız yoğurt uzayan bi kıvam alıyo, şaşırmayın)
cezve
küçük bi kavanoz
bolca sarmalık havlu, bez vs.

önce sütümüzü bi güzel kaynatıyoruz. sonra kaynamış sütümüzü küçük kavanozumuza döküyoruz. zırt pırt serçe parmağımızı süte sokup hijyeni sıfıra indirmek suretiyle sütün sıcaklığını kontrol ediyoruz. 7 saniye parmağınız ısıya dayandıysa ısıyı yakaladınız demektir, hemencecik bi kaşık yoğurdu içine katıp bi güzel karıştırıyoruz. kapağını sıkıca kapatıp elimizdeki en az 15-20 tane bezle bi güzel sarıp sarmalıyoruz. sonra hiç kımıldatmadan 3 saat bekliyoruz.
3 saat sonra hop, yoğurdunuz hazır!

dünyanın en basit tarifi dimi? ama yoooooook nerdeeee... annem her seferinde aynı bu sistemle muhteşem yoğurtlar yapıyo.. benim 3 deneyimimin sonuçları ise felaket... ilkinde zaten yoğurdu sardığımı unutup sokaklarda sürttüğümden yaklaşık 12 saat sonra açtım, değişik bi yaşam formu oluşmuştu. 2.sinde gene unutup 5 saat sonra açtım, gene tutmamıştı. son denememde tam 3 saat mıh gibi bekledim. süre dolduğunda açtım, bu sefer de sütle yoğurt arası bi kıvamdaydı (sanki biraz daha tutsam iyiymiş gibi) son  yaptığımı atmaya kıyamayıp muhallebiye falan katıp çocuğa yedirdim, evet oğlum hala sağlam :)

15 Ağustos 2013 Perşembe

en acemi anne

ah düzenli yazmak ah...

halbuki ne çok şey birikiyo yazılacak, ne tarifler telef oluyo bu yazmamazlık aralarında :)
yahu kendi yaptığım yemekleri bile dönüp kendi yazdığım tarife göre yapan insanım, niye bu kadar yazma üşengeciyim onu anlayamıyorum..

diyeceğim şu ki, bu tembellikle tek blogu düzenli yazıp-çizemeyen bu acemi ustanız utanmadan 2. bloğunu açtı (yazar burda kendi kendine kahkaha atıyo)

malumunuz, acemi usta aynı zamanda acemi de bi anne. burası tarif/hayat acemilikleri, bebesel acemiliklerle anne olmayanları/ilgisini çekmeyenleri sıkmak istemem o yüzden annesel acemiliklerimi acemi anne'nin yeri'nde toplamaya çalışıyorum.

isteyen oraya da buyurabilir gençler :)

9 Nisan 2013 Salı

susuz sütlaç


sütlaç yaparken kas yapan tek insan olarak tarihe geçebilirim...
nasıl mı?

sütlaca bayılırım, peş peşe 3-5 tane falan yerim. en çok da annemin sütlacını severim... daha önce bikaç teşebbüsüm oldu sütlaç yapmak için ama hepsi büyük fiyaskolarla sonuçlandı (ya çok kuru, ya çok sulu, ya çok tatlı, ya tatsız tutsuz..)

2 gündür deli gibi sütlaç istiyorum. internetten bakıyorum, nerdeyse bütün tarifler sulu. ama benim annem sütlacı susuz yapar. sütlaç dediğin susuz olur! ben de annemi aradım tabi ki..

sonra bi elimde benim oğlan, tuttum mutfağın yolunu...

2 Nisan 2013 Salı

yılın ev hanımı adayından zeytinyağlı barbunya

sadece yılın annesi değil, yılın ev hanımlığına da aday olmak istiyorum!
evet o benim!

bugün kendimi aştım. akşam yemeğine misafir çağırdım. bunda ne var derseniz, bilen bilir:
1-tembelim!
2-yemek konusunda acemiyim!
3-üstüne üstlük henüz bi aylık taze bi anneyim!

valla benim ufaklık sakin olunca bana da bol bol vakit kalıyo... ben de misafir çağırdım. yaparım pilavımı, yanına da et sote, oh misler gibi yeriz dedim... sonra bi hamaratlık tuttu mu beni... benim acemi koca zeytinyağlı barbunya sevdiğini söylemişti geçende, yav yapıvereyim bari ne olacak ki dedim...

sonuçta akşam yemeğinde gayet memnun kalmış arkadaşlar :)
hatta bu yılın annesi-yılın ev hanımı muhabbeti de misafirlerimden bıdık teyze tarafından instagramda bu yazıdaki fotoğraf eşliğinde yapıldı...

zeytinyağlı barbunya tarifine gelirsek...

5 Mart 2013 Salı

canımıza Can geldi


bu bahar bize Can'la geldi...
baharın ilk günü, 1 mart cuma sabahı doğdu Can...

şu an gidip yalamam lazım oğlumu, ısıramıyorum minicik diye, yalıyorum kokluyorum, offf...
böyle bi lokum doğurduğum için kendimle o kadar gurur duyuyorum ki anlatamam...
Allah isteyen herkese nasip etsin inşallah...

23 Şubat 2013 Cumartesi

karnıbahar kızartması

nedendir bilmem, geçenlerde yazdığım yoğurtlu karnıbahar tarifim, en çok okunanların arasına girdi. demek ki seviyoruz arkadaş karnıbaharı diye mutlu oldum ben de...

hamileliğimin son haftasına girdiğim şu günlerde evde oturmaktan bunalıp dün kendimi kapımın önündeki pazara attım, hem dolaşırım, hem pişirecek bişeyler bulurum umuduyla. pazar toparlanıyodu o yüzden çok alternatifim yoktu ama karnıbaharları kesilmiş, temizlenmiş görünce bi deneyeyim dedim. tabi insanın alacağı şeyin adını bilmesi de önemli, uzun bi süre aklıma "karnıbahar" gelmedi. pazarcıya "şu beyaz şeyden yarım kilo istiyorum" dediğimde adamdaki şokun fotoğrafını çekseydim iyi olabilirdi aslında...

neyse, biz gelelim karnıbahar kızartmasının nasıl yapıldığına...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...